claudebot

Bugün: 2
Tıklanma Sayısı: 10
Buradasın: MÄ°CHEAL FARADAY
İp Adresin: 3.239.162.98

 
   
FORUM Açıldı !
 
  Forum'umuz Açılmıştır Forum'umuzu Gezmek Görmek İçin Tıkla.  
 
   
HTML Kodları
 
  Yeni Html Kodları Eklenmiştir Bilgi İçin Tıkla.  
 
   
Tasarımcınız
 
  Tasarımlar Devam Ediyor Diğer Tasarımlar İçin Tıkla.  

MİCHEAL FARADAY

BİYOGRAFİLER - MİCHEAL FARADAY

 

Michael Faraday yoksulluk içinde yetişmişti. Soğuk demirci olan ve Londra'nın varoşunda oturan babası, sıkça hastalanıyor ve işsiz kalıyordu. Dört çocuğun karmı hiçbir zaman yeterince doymuyordu. Bir keresinde, Faraday'ın anımsadığına göre, bütün ailenin bir hafta boyunca tek bir somun ekmek ile yetinmesi gerekmişti. Faraday, ilkokulda çok yetersiz bir eğitim aldı; gerçi okumayı, yazmayı ve biraz da hesap yapmayı öğretmişlerdi ona, ama hepsi bu kadardı.

12 yaşındayken, gazete dağıtımcılığı işinde çalıştı; bir yıl sonra bir ciltçinin yanında çıraklığa başladı. Bu onun için bir. şanstı: Çırak, kendisine ciltletilmeye getirilen tüm kitapları okuyordu, "Britannica Ansiklopedisi"ne özel bir ilgi duyuyordu. Elektrik olayları ile ilgili bölüm onun için pek anlaşılır değildi, ancak, yine de ona yeni ve gizemli bir dünya hakkında bir fikir veriyordu. Akşamları, Bay Volta'nın mineraller, paratonerler ve elektrik sütunu hakkında verdiği popüler bilim konferanslarına katılıyordu. Varoş şivesini düzeltebilmek için de, konuşma kurslarına gidiyordu. Kendi başına ve çok basit malzemelerle, bir sürtünme elektriği makinesi ve bir Leyden şişesi yaptı. Bunlarla fiziksel ve kimyasal deneyler yaptı. Bu boş zaman uğraşları yaşamının dönüm noktası oldu: "İnsanları kötü ve bencil yaptığını düşündüğüm zanaattan vazgeçip, kendisiyle uğraşanları kibar soylu ve düşünceli kıldığını düşündüğüm, bilimin hizmetine girmeyi istiyordum."

Bu gencin öğrenme azmim gören zengin bir müşteri ona, ünlü kimyacı Sir Humphry Davy'nin (1778-1829) halka açık konferanslarının giriş biletlerini hediye etti. Sir Humphry Davy bir kimyasal deney sırasında gözünden yaralanınca, Faraday'ın laboratuvar yardımcılığı yapmasına izin verdi. Faraday, bilginin güvenine temize çektiği ve çeyrek formalar biçiminde deriyle ciltlediği konferans metni ile teşekkür edip, Davy'nin yönettiği Kraliyet Enstitüsü'nde bir görev istemişti. "Ona bardak ve şişe yıkatalım" diye karar verdi büyük bilgin, "Eğer gelecek olursa, bu bir işe yarayacağını, reddederse bu da hiçbir işe yaramayacağını gösterir". Faraday önüne çıkan bu şansı kullandı ve becerilerini ortaya koyarak Davy çiftine, bir buçuk yıl süren Fransa, İsviçre ve İtalya'ya yaptıkları konferans yolculuğunda, protokol görevlisi olarak eşlik etti. O ana kadar Londra'nın 12 mil dışına çıkmamış Faraday için, bu yolculuğun büyük yararları vardı. Yabancı ülkeleri görmenin ve içlerinde Amper, Volta, Napoleon ve Alexander von Hum-boldt'un da bulunduğu, zamanın ünlüleri ile tanışmanın yanı sıra, asistanlığını yaptığı örnek bilginin pek çok konferansından da yararlanıyordu. Davy, deniz yosunundan yeni element olan iyodu izole ettiğinde, Faraday ona yardımcı olmuştu. Bilginin, elmasın saf karbondan meydana geldiğim kanıtlayışının tanığıydı ve hatta onunla Vezüv Yanardağı'na çıkmıştı. Bundan daha ilginç bir öğrenim süreci hayal edemezdi.

Kraliyet Enstitüsü'nde otuz şilin haftalıkla asistan olarak mineraller koleksiyonundan sorumlu olacağı görev için, kafasındaki birçok fikirle Londra'ya geri döndü. Davy ile birlikte, kömür madenlerinin aydınlatılması için bir güvenlik lambası geliştirdi. Bu özel konstrüksiyon, alevin etrafındaki sık örülü tel ağ ile, sıcak gazları soğutma özelliğim taşıyordu. Böylelikle lambanın bir grizu patlamasına yol açması önlenmiş oluyordu. Faraday çelik alaşımların özelliklerini araştırdı. Davy'ye gazların sıvılaştırma deneylerinde yardımcı oldu ve yeni optik camların üretilmesi konusunda çalışmalar yaptı.

1821 yılı Faraday için, gerek özel yaşamında gerekse bilimsel alanda, çok mutlu bir dönem oldu. Yaşamının sonuna kadar mutlu bir evlilik sürdüreceği, nişanlısı Sarah Bamard ile nihayet evlenebilmişti. İlk büyük keşfini de aynı yıl yapmıştı.

Elektrik akımının mıknatıs iğnesine yaptığı etkiyi kanıtlayan Danimarkalı bir fizikçinin deneyinden esinlenerek, manyetizma ile elektrik arasındaki ilişki üzerinde çalışmalar yaptı. Elektrik akımının manyetik gücünü, dönen mekanik bir devinime dönüştüren bir düzen geliştirdi. Bu deney her ne kadar bir oyuncağı andırıyordu ise de, yine de elektriğin bir iş üretebileceğim kanıtlıyordu.

O zamanlar fizik ve kimya henüz aynı çalışma alanları değildi. Bütünüyle kendi kendini yetiştirmiş (otodidakt) olan Faraday çözümü bulunmamış problemlerle karşılaşabileceği uğraş alanları arıyordu kendine. Seçimi her zaman kimyadan yanaydı ve bunda da şaşırtıcı başarılar elde ediyordu. Karbondioksit ve sülfikhidrit gibi gazları sıvılaştırmayı ilk o başarmıştı, Havagazından benzol'ü, kauçuk'tan dipenten'i ayırdı. Deneyleri tasarlamak konusunda yorulmak nedir bilmiyordu ve onları uygulamakta dahice davranıyordu. Varsayımlarını formüle etmekte onun üstüne kimse yoktu. Bu nedenle hocası Davy'nin yerine, Kraliyet Enstitüsü Müdürlüğü'ne yükselmesi de şaşırtıcı olmadı, iki yıl sonra hiç yüksek öğrenim görmemiş Faraday'a, yeni oluşturulan kimya kürsüsü verildi.

Faraday fildişi kulesinde araştırmalar yapmayı sevmiyordu. Buluşları, mesleklere ve endüstriye yararlı olmalıydı. Bu sebeple akşam konferansları, "Friday Evening Discourses" yapmaya başladı. Burada kalem ucu, fener kulesi lambası ya da gümüşlü ayna üretilmesi gibi güncel sorulan ele alıyordu. Bir keresinde maden ocaklarındaki havalandırma konusunda, bir başka akşam taşbaskı konusunda ya da deniz suyunun etkisiyle oluşan aşınma konusunda ders veriyordu. Faraday dinleyicileri heyecanlandıran mükemmel bir konuşmacıydı ve konferanslarım kalabalık bir dinleyici kitlesi izliyordu. Faraday 40 yaşına geldiğinde yine elektriğe yöneldi. Popüler bilimsel bir konferansta, Londralı dinleyiciler karşısında, makaralarla, mıknatıs çubuklarla ve galvanometrelerle deneyler yaptı ve elektriğin yardımı ile manyetizma oluşturmanın yanı sıra, tersine olarak manyetizmanın da elektriğe dönüştürülebileceğini gösterdi. Faraday, bugünkü elektrik santrali tekniğinin temellerinden birini oluşturan endüksiyonu bulmuştu. Basit bir deneyle manyetik alanı görülebilir kılan da o idi. Bir kağıt üstüne serpiştirdiği demir tozu, mıknatısın etkisi ile "kuvvet çizgileri" adım verdiği düzenli şekiller oluşturuyordu.

Elektrokimya adı verilen yeni alanda da büyük başarılar elde etmişti. Elektriğin kimyasal etkileri üzerinde araştırmalar yaparken "Faraday Kanunları"nı buldu. Bu kanunlar elektrik akımı ile kutuplarda ayrılan malzeme miktarı arasındaki ilişkiyi tanımlıyorlar. Bugün hala kullanılan elektroliz, elektrolit, elektrot, anot ve katot, Faraday'ın ortaya attığı terimlerdir. Faraday, "doğal kuvvet" dediği elektriğin, ışık veya ısı gibi başka eneriilere dönüşebileceğine bütünüyle inanmıştı. 1839 yılında, yani Robert von Mayer'den (1814-1878) 16 yıl önce, bütün enerji toplamlarının sabit olduğu konusunda bir doğa kanununun bulunması gerektiğim söyledi. Bununla enerjinin sakınımı kuramına oldukça yaklaşmış oluyordu. Diğer bazı çalışmaları dielektriğin özellikleri, diyamanyetizma ve elektrikle ışık arasındaki ilişki üzerineydi. Faraday ışığın manyetik alandaki polarizasyon düzleminin dönüşünü, örneğin bugün hala ultra hızlı fotoğraf makinesi obtüratörlerinin yapımında kullanılan "Faraday-etkisi"ni keşfetti. 'Elektriksel etkilere karşı korunmuş alan sağlayan ve "Faraday kafesi" denilen metal ağ da, bugüne kadar ismiyle anılıyordu;

Faraday'ın getirdiği yenilikler, onun hiçbir zaman matematik eğitimi almadığı ve yaşamı boyunca bir fizik formülü yazamadığı göz önüne alındığında, daha da şaşırtıcı görünüyor. Birçok durumda, fiziksel kavramların içeriğini matematiksel olarak yazmayı bile başaramıyordu. Neredeyse her zaman yalnız başına ve kısıtlı teknik malzemelerle çalışıyordu. Yalnızca konferanslarında ona eski topçu üstçavuş Anderson yardımcı oluyor ve bilimsel rolünü: "Ben deneyleri yapıyorum, Faraday da onlara konuşmalarını ekliyor" diye betimliyordu.

Otodidakt Michael Faraday'ın, yoksul aile evinden bilim çevresine yükselişinin, ünlü Sir Davy'nin ardılı durumuna gelişinin ve sonunda zamanının en büyük bilgini oluşunun benzeri bir öykü yoktur. 1838 yılında, bugünkü Nobel Ödülü'ne eşdeğer sayılabilecek Cobley Madalyasi'nı aldı. Fransız Bilimler Akademiği onu üyeliğe seçti ve 1855 yılında şeref kıtasının komutanı oldu. Royal Society'nin soyluluk unvanım ve başkanlık makamım reddetti. Dindar bir mezhep üyesi olarak Lord unvanım taşımaması gerektiğim düşünüyordu.

Yaşlılığında zihinsel güçleri zayıfladı. Herhalde, Royal Society'nin kötü havalandırılmış odalarında cıvadan zehirilenmişti. Yine de öğretme yükümlülüklerini yerine getiriyordu. çocuklar için hazırladığı "Christmas Juvenil Lectures" adlı bilimsel kursları ünlüydü ve bunlar bugün bile okunmaya değer. Sonunda Hampton Court'a, Kraliçe Viktorya tarafından verilen kraliyet parkındaki şaref evine taşındı. Orada akli dengesin! iyice yitirdi ve 78 yaşında öldü.

Benim adın Newton, Ernst SCHWENK, Kabalcı yayınevi, 1996, İstanbul

 

Bugün 2 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol